15 Kasım 2010 Pazartesi

12 Eylül

İnsanoğlu aptal… ne kadar anlatsan da anlamıyor kimisi, anlamamakta direniyor resmen. Hak eden kazanıyor elbet her zaman; kimi zaman aptallar ya da zekilerin yaptığı aptallıklar sayesinde olsa da…

Duygusal olan insan ağlar bu duruma, sinirli olansa küfreder. Bense alkol ve tütünle kendime zarar vererek başka acılarla dindirdim bünyemin tepkilerini.

Kaybetmek… Çoğu zaman acı verici. Ancak kaybedeceğini bilerek savaşa girmek daha da acıymış maalesef…

Sevmiyorum ben üzülmeyi, acıları, melankolikliği! Mutluluğu seviyorum ben, doyasıya eğlenmeyi, coşarak sevinmeyi, sevinç gözyaşlarını seviyorum ben…

Sevgiden kaynaklı her güzel duyguyu seviyorum. Yeşil çayırlarda koşan çocuklar kadar saf ve temiz bir dünya hayal ediyorum.

Kime göre neye göre ne kadar ütopik olması umurumda değil dostlar; sadece istiyorum işte…

Sanki bu gün hayatımın son günü, sanki sevdiğim değer verdiğim her şeyi kaybediyorum bugün! Daha önce bu denli hissetmemişim sanki dünyanın acı veren yüzünü ensemde.

Midye işinin Mardin mafyasının elinde olmasına dahi üzülmemişim bu gece; selam vermişim son kez “hayırlı işler Mardinli” diyerek…

akmak isteyen nehirleri durduruyorlar içimde. Kanım çekiliyor ama ben sessiz kalıyorum sadece.

Yapabileceğim hiçbir şey yokmuşçasına. İsyanlar yetersiz, kavgalarımız yetersiz, oylarımız, çabalarımız yetersiz, bir hiçiz sadece.

İki ihtimal var çünkü bu dünya da; ya öyle oluyor ya da böyle işte!..

Terk etmek istiyorum bu diyarları; hiç üzülmeyeceğim

hep mutlu olacağım bir yer bulmak istiyorum

hüznün ziyaret etmediği…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder